18 Mart 2009

İnsanın sevmediği ot...

Oldukça uzun bir ara verdiğim için çok rahatsızım...Unutmamak için her gün -ki blogun da adı üzerinde olacaktı şimdi ise müthiş bir ironi oldu sayemde, ayda bir fln diye değştirsem daha iyi olacak :) - yazacaktım güya...Neyse en kısa sürede kafamı toparlayıp bir flashback yapmam gerek :)


Duru doğduğundan beri yalnız olduğum için evdeyim. Bu kadar evde olmaya alışkın olmadığım için zorlanıyorum aslında. Her gün her saat birbirinin aynı gibi, sabah, akşam, gece aynı gibi...Yapılanlar da aynı olunca yani inanılmaz bir zincir...Duru uyanıyor, gaz çıkarma, emzirme, gaz çıkarma, alt değiştirme, çoğu zaman hıçkırık nöbeti bu esnada kucakta ev turu (boşaltma faaliyetlerine yerçekiminin yardımı olsun diye)tekrar uyku...böyle böyle geçiyor günler...Hergün fotoğraf çekmeye çalışıyorum, fotoğraflara bakınca Duru nun hergün değiştiği açıkça görülüyor.Çok hızlı çook...
İşte bir aydır -Yaşasıın!Duru 1 aylık oldu bu arada :) - sağdığım sütü bırakarak bir kez kuaföre gittim,saçlarımı kestirdim. Geçen hafta içi bir günde L. le Duru yu babasına emanet edip bankaya ve alışverişe gittik.Pazartesi günü Duru nun 1.ay kontrolü ve aşısı vardı.Buna sevineceğim aklıma gelmezdi.Hastaneye gideceğimize sevindim çünkü dışarı çıkmış olacaktık :)
Küçükken kardeşim hastalandığında (2,5 yaş küçük benden)annem beni bırakacak kimse olmadığından birlikte gidermişiz ve ben dışarı çıkılıyor ya gezmeye gidiyoruz diye sevinir çok mutlu olurmuşum :) Seneler sonra aynı şekilde sevineceğim aklıma gelmezdi, hayat ne garip :)
İşte böyle günler hızla akıp giderken pencereden seyrettiğim dünyada ne görüyorum sizinle de paylaşayım dedim...



Şuna bakın one minüt ulan moderatör le bakışıyoruz...Ben bu duruma sinir olup fotoğraflarını çektiğimden beri daha da büyük 3-4 poster daha asıldı evin karşısına, yetmedi muhtelif muhtar adayları...Ve bu mükemmel görüntü kirliliğini süsleyen berbat bayraklar...Yetmez biraz da gürültü...Çeşit çeşit otobüsler gümbür gümbür zılgıtlar geçiyor bilmediğim bir dilde söylenen türkülerle, arkasından arım balım peteğim, sonra mehter marşı, eşkıya dünyaya hükümdar olmaz...ve daha bir sürü gürültü gürültü gürültü...
Neyse annem bugün müjdeyi verdi...Bütün bu saçmalıkların bitmesine 2 gün kalmış! Ooh be :)

8 yorum:

yeliz dedi ki...

aynı duyguları paylaşıyorum!! sadece bebeğin sarılık testleri ve doktor kontrolleri için dışarı çıkıyordum, bir mutluluk ki sorma. En son ben de kuaföre gittim, harikaydı. Neyse gezdiğimiz günler de gelecek, arca ağlıyor, bye

senem dedi ki...

Tuğçe merhaba

Benzer duguları hepimiz yaşadık, hiiiç merak etme. Evde bunalup sinirden ağlayacak hale geldiğimi, eşimi pencerede beklediğimi, dışarda akıp giden hayata özenerek baktığımı hatta kimi zaman acaba ben çocuğuma yeterince düşkün depil miyim diye kendimi suçladığımı. Sonradan anladım, çok normalmiş bunlar. Hele de belli bir yaşa kadar kafana göre yaşayıp, kimseye bağlı kalmadıysan daha da zor oluyor. Tam 5 ay belediye otobüsüne binmedim ben ve ilk bindiğimde dünyanın en hoş duygularından biriymiş gibi gelmişti. Zamanla herşey düzene giriyor, dışarı çıkmaya, bebeği birileribe bırakmaya ya da yanında götürmeye başlıyorsun. Ruh halin düzeliyor. Sen şanslısın, önümüz yaz. Sizin için dışarı çıkma daha kolay olacak. Sadece biraz sabır diyorunm...

Bir de tabi bebek küçükken çok sevimli falan ama fazla bir iletişim kuramıyorsun. Büyüdükçe hem iletişim kuruluyor, hem onunla daha zevkli oyunlar oynayabiliyorsun hem de kendi kendine daha fazla oyalanabiliyor.

Öptük Duru'yu... keşke bir iki de fotoğrafını koysaydın!!! :)

Adsız dedi ki...

duruya cevap mektubu gmailinizde tatlim :)

mine dedi ki...

tuğcecim ben hala evdeyim bak kızım 3 aylık oldu cok sıkılıyorum bunalıyorum evde oturmayada hiç alısık değilimdir 9 ay boyunca hep calıstım canım..ama bebeişlerimiz için katlanıyoruz daha yeni yeni dışarı cıkıyoruz oda cok degıl haftada 1 kere falan..deli gibi mağaza mağaza gezen yok makyajmıs fönmüş ojeymiş derkenbiranda evde oturan ben bakımsız olan ben haftada 1 gün cıkmayı gezmek olarak algılıyorum:-)))yazı beklıyorum eve girmeyecem vallahi...

su seçim denen şey bitsede gürültü kirliliği kalksa ortadan..bıktım artık hergün gecen secim arabalarından kızımıda uykusunda ediyır..kimseye verecek oyumda yok..inanki laf kalabalıgı atan atana ...

sevgilerrrrr

Ozguranne dedi ki...

Çok tanıdık çooookk. Ama hemencecik büyüyorlar, daha çok çıkılıyor dışarı. Bahar da geliyor, laylaylayyyy.

Tuğçe dedi ki...

Yelizciğim çok teşekkür ediyorum,İzmir'e bahar erken gelir siz de atarsınız kendinizi sokaklara kısa sürede...Biz de bakalım hangi yakın zamana :)

Senemciğim çook teşekkürler yorumların, paylaşımın, iyi dileklerin için...Bu haftadan sonra hava açar diye umuyorum.

Rahşancm Duru'nun mail adresi de var ama spam fln sanıp silme diye kullanmadım...:D

Mineciğim dediğin gibi sadece ses kirliliği...Hayır,artık güzel yurdumda pazarlarda bile bağırarak satış yapmak yasaklanmışken böyle cığlık kıyamet seçim propagandası mı olur...Hem de yıllardır aynı şeyler...Kimin daha çok bayrağı varsa, kimin sesi daha çok çıkıyorsa sandıkta oylar ona :P
Dediğin gibi yaz gelsin yaz, atalım kendimizi parklara bahçelere...

Özgür anne,
Ela ne talı bir kuzu,çok güzel gülüyor...Hep gülsün!Belki güneşli bir günde pusetlerle caddede yürürken gülümseriz birbirimize :)

Adsız dedi ki...

ne guzel siz buyumussunuz yaaa masallahh.
darisi basima :)
sevgiler opucukler cokk

Adsız dedi ki...

ooooo artık sürekli göreceksiniz o suratları keşke sadece evınızın görüntüsünü kirletselerdi de öyle kalsaydı 29mart tan sonra ne yazıkki artık hep sizinleler..
ne yazık:(